İçeriğe atla

Ebubekir Hâzım Tepeyran

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Ebubekir Hazım Tepeyran sayfasından yönlendirildi)
Ebubekir Hâzım Tepeyran
Doğum1864
Niğde, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm5 Haziran 1947 (83 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Defin yeriSahrayıcedid Mezarlığı, İstanbul
MilliyetTürk
MeslekDevlet adamı ve yazar

Ebubekir Hâzım Tepeyran (1864 - 5 Haziran 1947), Türk devlet adamı ve yazardır.

Osmanlı döneminde Dahiliye Nazırlığı, Cumhuriyet döneminde II., VI. ve VII. dönemlerde Niğde milletvekilliği yapmıştır. Türk edebiyatında ikinci gerçekçi köy romanı olan Küçük Paşa’nın yazarıdır. Yazar Oktay Akbal’ın dedesidir.

Niğdeli Murat Paşa soyundan, Niğde Tahrirat Müdürü Bekir Beyzâde Hasan Efendi ile Muhsine Hanım'ın oğlu olarak 1864 yılında Niğde'nin Yenice Mahallesi'nde doğdu.[1] Niğde'de halk arasında "Tepeyran" denilen, Yenice Mahallesi'ndeki "Tepeviran" semtinde doğduğu için bu ismi soyadı olarak aldı.[1] Babasının görevi nedeniyle Isparta ve Antalya'da öğrenim gördükten sonra babasının yeniden Niğde'de görevlendirilmesi üzerine ortaöğrenimini 1879'da Niğde Rüştiyesi'nde tamamladı.[2] Bir süre Tahrirat Kalemi'nde görev yaptı.

Niğde'de teftişe gelen Konya valisi Müşir Mehmet Sait Paşa ile tanıştıktan sonra onun daveti ile 1882 yılında Konya'ya gitti. Konya Maarif Meclisi Kâtibi olarak görev yaparken Vilayet Gazetesi'nde de yazarlık yaptı. İlk şiirleri Konya Vilayet Gazetesi'nde yayımlandı.[3] Arapça ve Farsça biliyorken kendi özel gayreti ile Fransızca öğrendi.

Mehmet Sait Paşa'dan sonra Konya valisi olan Abdurrahman Nurettin Paşa'nın Kastamonu'ya tayin olması üzerine 1885'te onunla birlikte Kastamonu'ya gitti. Kastamonu Vilayeti Mektûbî Mümeyyizliği'ne atanan Ebubekir Hâzım, bu şehirde kaldığı altı yıl boyunca bir yandan da Vilayet Gazetesi yazarlığı ve Îdâdî Mektebi'nde öğretmenlik yaptı.[2]

Valinin İzmir'e tayini üzerine 1891'de İzmir'e gitti. İzmir'de mektupçuluk ve Vilayet Gazetesi'nde yazarlık yaptı; Halit Ziya başta olmak üzere birçok edebiyatçı ile tanıştı.[4] 1893'te Edirne valisi olan Abdurrahman Paşa'nın yanında vali muavini olarak çalıştı. Paşa Edirne valiliğinden ayrıldıktan sonra da görevini sürdürdü ve başarılı çalışmaları nedeniyle Dedeağaç Mutasarrıflığına atandı. İki yıl sürdürdüğü mutasarrıflık görevi sırasında astronomi ile uğraştığı, Paris’ten kitap ve gazete getirttiği, Jön Türkler’den olduğu gibi iddialarla padişah II. Abdülhamit’e jurnallendi ve görevden alındı.

Ebubekir Hâzım Bey Beyrut Valisi iken (1912)
Ebubekir Hâzım Tepeyran'ın Sahrayıcedid Mezarlığı'ndaki mezarı

İstanbul’a dönüp kendine iftira atıldığını kanıtlayan Hâzım Bey, 45 gün sonra Musul valisi olarak atandı. Bu görevi sırasında 1899 yılında bir petrol şirketi kurma girişiminde bulundu ancak mabeyn başkatipliğinden gelen bir emirle bu işten vazgeçmek zorunda kaldı.[5] İki yıl süren Musul valiliğinin ardından yine bir jurnal üzerine İstanbul’a çağrıldı ve Şûrâ-yı Devlet üyeliğine atandı.

1903 yılında ayaklanmaların sürdüğü Manastır valisi olarak görevlendirildi; eşkıyalık ve isyanları bastırmada başarı gösterdi.

1906’da azledilen Bağdat valisinin yerine atandı ancak Bağdat, Musul, Basra vilayetlerine gönderilen ıslah heyeti başkanının tutumunu onaylamadığı için bu görevden alınmasını isteyince Sivas valiliğine, ardından Ankara valiliğine atandı.

1908’de altı ay Ankara valisi olarak görev yaptıktan sonra İstanbul Şehremini (belediye başkanı) olarak görevlendirildi. Bu görevden tahsisat anlaşmazlığı nedeniyle ayrıldı.[5] Edebiyat alanında çalışmalarını sürdürmekte idi. 1910 yılında tek romanı Küçük Paşa yayımlandı.

1911’de Hicaz valiliğine, 1912’de Beyrut valiliğine atandı. 1913’te Halep valiliğine atandığında bu atamanın usulsüz olarak yapıldığı gerekçesiyle görev yerine gitmedi ve ikinci defa Beyrut valisi oldu. Ne var ki yerine başkası görevlendirilmiş olduğundan kendisi “Şuray-ı Devlet Mülkiye ve Maarif Dairesi Başkanlığı” yaptı. Dört yıl sonra sağlık durumu nedeniyle bu görevden ayrıldı ve 1918'de Bursa valiliğine atandı.11 Mart 1919'da Bursa valiliğinden alınıp İttihatçı olduğu iddiasıyla yargılandı, beraat etmesinin ardından yeninden görevine döndü ve şubat 1920'ye kadar Bursa valisi olarak görev yapmayı sürdürdü.[4]

Hâzım Bey, Bursa valisi iken kendisine teklif edilen Dahiliye Nazırlığı görevini kabul etti ve Ali Rıza Paşa kabinesinde yer aldı. Kabine istifa ettiğinde yerine kurulan Hulusi Salih Paşa hükûmetinde de aynı görevi sürdürdü. Kısa ömürlü olan bu kabineden Kuvâ-yi Milliye’nin asi olduğunu ilan etmeyi reddettiği için istifa etti.[2]

Hükümetten istifasından sonra Kuvâ-yı Milliye’yi koruduğu gerekçesiyle tutuklanıp sekiz ay çeşitli hapishanelerde kalan Hâzım Bey, işgal ordusu tarafından kurulan Nemrut Mustafa Paşa Divanı'nda yargılanıp idama mahkûm edildi. Padişah Vahdettin cezasını Ağustos 1920’de kürek mahkumiyetine çevirdi. O günlerde idam cezasına çarptırılışını ve cezaevi günlerini ayrıntılı bir şekilde kaleme alan Hâzım Bey, daha sonra “Zalimhane Bir İdam Hükmü” adıyla yayımladı.[5]

Millî Mücadeleye Katılması

[değiştir | kaynağı değiştir]

Son Osmanlı sadrazamı Tevfik Paşa’nın kurduğu hükûmet Nemrut Mustafa Paşa Divanı’nın verdiği hükümleri temyiz edince serbest kalan Hâzım Bey 24 Ocak 1921’de bir İtalyan vapuru ile İstanbul’dan ayrıldı.[2] Kuvâ-yi Milliye’ye destek vermek üzere gizlice Ankara’ya gitti ve Ankara hükûmeti tarafından önce Sivas, sonra Trabzon valiliğine getirildi.

Koçgiri İsyanı’ndan hemen sonra vali olduğu Sivas’ta üç ay görev yaptı. Olayla ilgili değerlendirmelerini “Belgelerle Kurtuluş Savaşı”(1982) adıyla kitaplaşan anılarında anlattı.[6]

Trabzon valiliği sırasında doğu cephesindeki savaşların sonuçlanması üzerine kurulan Elviye-i Selase Tahkik ve Tetkik Heyeti'nde başkanı olarak Kars, Ardahan ve Artvin'de görevlendirildi. Beş ay boyunca Trabzon valiliğinden izinli olan Hâzım Bey'in yerine bir başkası vali olarak atandığından Kasım 1922'de valilikten ve memuriyetten ayrıldı.

Milletvekillikleri

[değiştir | kaynağı değiştir]

Hâzım Bey, memuriyetten ayrıldığı yıl TBMM II. dönem milletvekili seçildi. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin kurulması için önerge verenler arasında idi.[7] Anayasanın hazırlanması sırasında meclis ve senato kurulmasını istemesi, cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanınmasını uygun bulmaması[6] gibi bazı düşünceleri Mustafa Kemal ile ters düşünce bir daha onun döneminde TBMM'de yer almadı.[8] On yıl aradan sonra VI. Ve VII. dönemlerde tekrar Niğde milletvekili olarak mecliste yer aldı.

5 Haziran 1947'de İstanbul'da öldü. Erenköy'deki aile mezarlığına defnedildi.[2] Evli ve beş çocuk babası olan Ebubekir Hâzım Tepeyran,[9] diplomat Celal Hâzım Tepeyran'ın babası, yazar Oktay Akbal'ın dedesidir. Adı, Niğde'de bir ilköğretim okuluna verilmiştir.

Ebubekir Hâzım Bey, yaşamı boyunca Türkçe, Fransızca şiir, anı, öykü kitapları yayınladı. Tek romanı Küçük Paşa (1910) Türk yazınında önemli bir yer edindi Konusu Orta Anadolu'da bir köyde geçen bu roman, Nabizade Nazım'ın Karabibik romanından sonra köyü ve köylüyü Türk edebiyatına sokan ikinci romancıdır. Servet-i Fünûn etkisinde hikâyeler kaleme alan Hâzım Bey, anılarını da kitaplaştırmıştır.

Anı
  • Ebubekir Hâzım Tepeyran-Hatıraları (1944; 2. bs., Faruk Ilıkan, 1998)
  • Zalimane Bir İdam Hükmü (1946)
  • Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları (Haz. Sadi Borak, 1982) - Önsözünü yazarın torunu Oktay Akbal ve kitabın editörü Hürriyet Yaşar'ın kaleme aldığı, daha önceleri diğer yayınevlerinden çıkmış baskılarındaki içeriği; belge, mektup ve fotoğraf ilaveleri ile zenginleştirilerek hazırlanmış, Oktay Akbal'ın ifadesi ile; Genç kuşaklara tarihsel bir dönemi, kişileri, olayları, sorunlarıyla bir ayna gibi yansıtarak öğretme iddiasını taşıyan[10] Türk Kurtuluş Savaşı'nı bir başka yönü ile anlatan tarih ve anı türünde yazılan eserdir. Yazarın kendi ifadesine göre[10] göstermelik olarak Yıldız Sarayı'nı yağmalamak suçlamasıyla, gerçekte ise Kuvâ-yi Milliye'ye yardımda bulunduğu için Damat Ferit Hükümeti döneminde oluşturulan Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harb'inde idam istemiyle yargılanır ve idamına hükmedilir. Cezası önce hücre hapsine ardından kürek cezasına dönüştürülür. Eserde, Ebubekir Hâzım Tepeyran'ın yargılanması konusu etrafında, Mayıs 1920'den başlayarak halifeliğin kaldırılmasına kadar olan dönem ele alınmaktadır. Eserin dikkat çeken konularından bir diğeri olarak Belgeler başlıklı bölümünde diğer konularla birlikte Türk Kurtuluş Savaşı döneminde Türk-Sovyet İlişkileri belgeleriyle açıklanmaktadır.
Hikâye
  • Eski Şeyler (1910)
Roman
Şiir
  • Les Fleurs Dégénérés 1. cilt (1931)
  • Kar Çiçekleri (1932)
Diğer
  • İdarî-İctimaî Sanihat (1915)
  1. ^ a b "Ebubekir Hazım Tepeyran". 4 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2021. 
  2. ^ a b c d e "Nurşen Gök, Ebubekir Hâzım Tepeyran'ın Memleket İdaresine Dair Önerileri, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt:26, Sayı:42, 2007" (PDF). 2 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Nisan 2011. 
  3. ^ "Ebubekir Hâzım Tepeyran, Yasamoykusu.com web sitesi, Erişim Tarihi:16.04.2011". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Nisan 2011. 
  4. ^ a b Tahsin Yıldırım, Bursa Valisi Ebubekir Hâzım Tepeyran, Bursa Günlüğü, Sayı 21, Temuuz-Ağustos-Eylül 2023
  5. ^ a b c "Basiret Timsali Bir Devlet Adamı". 25 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2011. 
  6. ^ a b "Oral Çalışlar, Dersim'den önce Koçgiri Katliamı, Radikal Gazetesi, 17 Kasım 2009". 5 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Nisan 2011. 
  7. ^ "Mukaddes Arslan, Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde Cumhuriyetin İlanı ve Tarihi Önemi, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 57, Cilt: XIX, Kasım 2003". 26 Ekim 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Nisan 2011. 
  8. ^ "Cemal Kalyoncu, Son Edip Muharrir, Aksiyon Dergisi, Sayı: 266, Yıl: 2000". 7 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2011. 
  9. ^ "TBMM Albümü 1. Cilt (1920-1950)" (PDF). TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü. 6 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 4 Aralık 2021. 
  10. ^ a b Belgelerle Kurtuluş Savaşı, Ebubekir Hazım Tepeyran, Gürer Yayınları, S.16, S.69-71